GENÇ VE ZİNDE KALMAK İÇİN NASIL BESLENMELİYİZ?
Daha güçlü olmak, daha iyi hafızaya sahip olmak, daha fit, daha enerjik olmak ve daha da mutlu olmak, bunları istemeyen var mı? Eminim yoktur. Bunun için daha sağlıklı beslenmeye ne dersiniz?
Vücutta biriken toksinlerden, ilaç kalıntılarından ve metabolik atıklardan kurtulmanın ve yaşlandırma gibi zararlı etkilerini azaltmanın ilk ve en önemli aracı yine insan vücudunun kendisidir. Vücudun kendine ait detoksifikasyon enzimleri mevcuttur. Ama bu enzimlerin çalışabilmesi için çeşitli vitamin ve minerallere ihtiyaç vardır. Çinko, Bakır, Manganez, Selenyum; A, C ve E vitamini vücudun temizleyici sisteminde etkin olarak yer alırlar. Bu desteğin en güzel yanı ise bu ihtiyaçların doğal gıdalardan karşılanabilmesidir. Ceviz, fındık, badem, buğday, bulgur, kuru baklagiller, havuç, kuşburnu, domates, turunçgiller, maydanoz, yumurta, deniz ürünleri, taze sebze ve meyve tüketmek bu açığı kapatacaktır.
Genç kalabilmenin yanı sıra uygulanacak birkaç küçük tedbirle zinde bir vücuda sahip olabilmek de mümkün. Bunu sağlayabilmek için en temel şart ise vücuda doğru ve yeterli enerjiyi vermektir. Zinde hissetmek için…
–Yeterli miktarda kalori alınmalıdır. Günlük kalori ihtiyacı cinsiyet, yaş, boy, kilo, fiziksel aktivite vb. gibi birçok etken dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
–Alınacak kalori miktarının planlanması tek başına yeterli değildir. Enerjinin yarısının karbonhidratlardan, kalan kısmının ise protein ve yağlardan karşılanması gerekmektedir.
–Alkolden uzak durulmalıdır. Yağlı yiyecekleri azaltıp, sofra şekeri, paketli gıdalardaki glikoz şurubu, mısır früktozu gibi basit şekerlerin tüketimi sıfıra yakın tutulmalıdır.
–Protein tüketiminin yetersiz kalması kas kayıplarını başlatacak bu da hem enerjinin hem direncin hem de bağışıklığın düşmesine sebep olacaktır.
–En çok yapılan hata beslenmeden yağların tamamen çıkartılmasıdır. Katı yağların tüketimini sınırlandırmak yeterli olacaktır. Yağsız bir diyet dengesiz olacaktır.
–Güne mutlaka gecikmeyen ve abartılı olmayan bir kahvaltı ile başlanmalıdır.
–Öğün atlamak kan şekerinin düşmesine dolayısıyla vücudun enerji ihtiyacının karşılanmamasına sebep olmaktadır. Aç kalan vücut bunu bir tehlike olarak algılayıp kan şekerini en kolay yükselten besin olan, şekerli gıdalara yönelmeye sebep olabilir.
–Ana öğünler arasında ara öğünler de tüketmesi gerekmektedir. Taze veya kuru meyveler, yoğurt, kefir, yoğurtlu meyveler, meyveli sütlü karışımlar, sandviçler, belki bir kâse çorba düşen enerjiyi yükseltmeye yetecektir.
-Kafein içeren içeceklerin tüketimin de aşırıya kaçılmaması gerekmektedir. Kahve ve yeşil çayda günlük 2 kupayı geçmemek önerilmektedir.
-D vitamini önemi giderek anlaşılmaktadır. İnsülin direnci, kanser, bağışıklık sistemi hastalıkları, kalp damar sağlığı tansiyon gibi birçok hastalıkta önemli rol oynamaktadır. En iyi D vitamini kaynağı güneştir. D vitamini seviyeleri aralıklı olarak takip edilmeli ve eksikliği varsa supplement olarak tamamlanmalıdır.
Yorum Gönder
(0 Yorum)